Yıl 1944.
40 yeni doğmuş bebekle akıl almaz bir deney yapılıyor. Bebekler iki gruba ayrılıyor.
👶🏻
İlk grup kontrol grubu, hem fiziksel hem duygusal ihtiyaçları karşılanan, huzurlu ortamda büyüyen sağlıklı bebekler.
👶🏻
İkinci grup ise iç acıtıyor.
Bebekler çalışmaya dahil olduğunda bakıcıları onları düzenli şekilde besliyor, bezini değiştiriyor, yıkıyor, paklıyor ama asla gereğinden fazla dokunmuyor, göz teması kurmuyor ve iletişime geçmiyor.
👶🏻
Bebeklerin bütün fiziksel ihtiyaçları karşılanıyor, bulundukları ortam her daim steril ediliyor ve hiçbiri "fiziki" olarak hastalanmıyor.
👶🏻
4 ay sonra ne oluyor biliyor musunuz?
Bebeklerin yarısı, hiçbir fizyolojik sebep olmaksızın ölüyor. Evet, doğru okudunuz, sevgisizlikten ölüyorlar.
👶🏻
Ölen bebeklerin hepsi, ölümlerinden önce bir "vazgeçme" evresine giriyor; bakıcılarının ilgisini çekmeye çalışmaktan, ses çıkarmaktan, hareket etmekten ve hatta ağlamaktan bile vazgeçiyorlar. Bu evrenin hemen ardından da ölüyorlar.
👶🏻
Çalışma daha fazla kayıp vermemek için hemen yarıda kesiliyor. Ama bu 20 bebekten "vazgeçme" evresine girip henüz ölmeyenler var ya, onlar derhal normal bir aile ortamına alınmaları rağmen ölüyorlar.
👶🏻
Korkunç, değil mi?
İnsanın okurken bile içi acıyor, ruhu çekiliyor.
Peki çevremizde sevgisizlikten acı çeken bebek hiç yok mu sanıyorsunuz? Anne ve babasından sevgi dilenen çocuklar yok mu? O kadar çok ki... Belki bedenen ölmüyorlar ama ruhen sadece yaşıyormuş gibi yapıyorlar.
👶🏻
Evlatlarımızı sevgiden mahrum bırakmayalım, n'olur...
-
Genetik Uzm. Büşra T. Kazan
Türkçe,bcturkcearsivi.blogspot.com, bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, YouTube Post,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder