Kerem Oğuz pürüzsüz bir zihnin masum şahsiyetidir. Beni dürtükleyince klavyenin başına geçirmeyi başardı.
Bu yazı yazmak ne kadar zor zanaatmış. Yazdıkça cahilliğinle yüzleşiyorsun. Yazarlara acır oldum bu günlerde. Kimselerin bilmediği bir şeyleri biliyormuş gibi yaparak para kazanmakta zor olsa gerek.
Bu günlerde yıllarca ihmal ettiğim bir alan olan sanat tarihi konusunda ve bölük pörçük bildiğim şeyleri bir araya toparlamak için Sibirya ormanlarından çıkarak bozkırları fetheden Türk tarihini okuyorum.
Siyaset bilimcilerin Avrupa ve çevresini tanımlamak ve bu coğrafyanın azamet satan merkezini belirtmek için birazda içten içe küçümseme kokan Eski Dünya diye kullanılan bir deyim vardır.
Okuduğum sanat tarihi kitabı tamda bu duruma uyan bir Avrupalı sanat tarihçisi tarafından yazılmıştı. Bu konuda benim gibi bir cahili aydınlatan eser yararlı olurken, tarihsel süreçte sanat anlayışının gelişiminde belirleyici olacağına inandığım, ekonomik, siyasal, sosyal boyutlara yeterince yer vermeyerek kendini de sınırlayarak can sıkıcılaştı.
Avrupalıların uygarlık tarihinin her alanında olduğu gibi sanatta da kendilerini ve Hıristiyanlığı merkeze yerleştirmeleri okuduğum eserde de kendini belirginleştirmiş.
Doğuluların, oluşmasında belirleyici ve ortak bir sürü değeri görmezden gelerek kendisinin ürünü olan Avrupa’yı ötekileştirdiği büyük yanlışı, kültürünü ve dinini doğudan almamış, borçlu değilmiş gibi yok sayıp, küçümseyerek, Avrupa bu tavrıyla üretip, kışkırtıyor.
Bize de, bu konuları eskinin değil, yeni dünyanın merkezi ABD’li akademisyenlerin tüm uygarlığı kucaklayacak vicdanlı bir eserinden elden geçirmek gerekecek.
Çok önemsediğim ve değer verdiğim bizim burjuvazimiz 1 milyar dolar’lık kaynakları batılı burjuvaziye öykünerek kendi adlarında kurdukları üniversitelerde heba edeceklerine, mevcut üniversitelerde kendi isimlerini taşıyan bölümler açarak sosyal ve teknolojik araştırmaları ve yayınları kendi isimleriyle üretse dünya çapında çok büyük bir şöhrete sahip olurken, ülkemize de yararlı olurlar inancındayım.
Dünya çapında eski dilleri bilen uzmanları, dil bilimcileri, arkeologları, hukuk, siyaset, sanat, ekonomi, din v.b gibi uzmanları ve Rus, Çin, Hint, İran, Arap, Yahudi ve Avrupalı tarihçiler yanında bizim ve Türk dünyasının tarihçilerinin bir araya getirildiği akademik kadronun, Sabancı Türkoloji, Tarih Bölümünde öğrenci yetiştirip, bu devasa kadroyla yapılacak araştırmalarla üretilen eserler Sabancı ismiyle yayınlanırken, Sabancı İnsanlık, Türk Tarih Ansiklopedisi hazırlansa, bilimde belirlenen değil belirleyen ve dünya da şöhretli bir yer edinilmez mi?
Koç, Eczacıbaşı, Doğan, Türk iş ve sivil örğütler örneklerini gördüğümüz bağış müessesesinide işleterek, bu örnekte Hukuk, Çalışma Ekonomisi, Teknoloji, Müzik v.b gibi alanlarda şekil ve sözde değil, özde bilgiyi ve insan kaynağını üretirse, devlet de üretilen değeri satın alarak desteklerse, bu korku krallığının Toplumsal İktidarını yıkar, kendine güvenen liderler ve özgür demokrat bir toplum oluştururuz.
Yoksul Atatürk cumhuriyeti bu imkanlara sahip değilken daha ihtişamlı projeleri gerçekleştirdi.
Güler Sabancı çocukluğumdan beri takip ettiğim bence çok çekici olmakla birlikte, sınıfının sınırlarını aşmış, incelmiş rafine zevklerinin yanı sıra, iş kadını olmak dışında, kültür insanı olmanın da ipuçlarını gördüğümüz bir şahsiyet.
Güler Sabancı dan sınıfının ilerici rolüne önderlik edecek sorumluluğu göstermesini bekliyorum.
Çünkü onlardan sonra gelen kuşaklar ümit vermekten çok uzaklar.
Gelecek yazımda milliyetçilik, karanlıklar holdingi imajı, Nihat Genç, Yalçın Küçük ve dış mihraklar paranoya balonuna değmek istiyorum.Nasip.
Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli,Okunacaklar, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder