Sen yalnız geceleri yanarsın ey mum, bense yanarım gündüz ve gece;
Sen yaş dökerek anlatırsın macerayı, bende hersey bir bilmece....
Fuzuli'nin ünlü eseri Leyla vü Mecnun'dan yola çıkarak İskender Pala'nın yazdığı, Yalçın Tura'nın müziklerini yaptığı ve Ali Taygun'un yönettiği müzikli oyun bu sezon İstanbul Şehir tiyatroları tarafından sahneleniyor.
Minyatürlerden, Brecht'ten ve P.Sills'ten etkilenerek bir nevi masal tiyatrosu oluşturulmuş.
Biri soprano, biri oyuncu, diğeri de dansçı 3 Leyla çıkıyor karşımıza ve 3 de Mecnun. Biri şarkı söylerken, diğeri konuşuyor, bir diğeri de dans ediyor.Leyla ile Mecnun hikayesinde birbirini çok seven ve örneğine günümüzde pek rastlanmayan iki genç çıkıyor karşımıza. Leyla'nın ailesi, onu Kays'a vermeyince Kays öyle bir duruma düşüyor ki halk ona Mecnun adını veriyor. İşte bu gençlerin ölümsüz aşkı sahnede bize gösterilmeye çalışılıyor.
Normal bir tiyatro izleyicisinin uzun ve sıkıcı bulması normal olmakla birlikte opera ve müzikal sevenlerin beğeneceğini düşündüğüm bir oyun. Sahneler genelde karanlık ve kasvetli ama bu da zaten konunun özünde var.
Kalabalık bir kadronun rol aldığı oyun için büyük emek harcandığı kesin.Ayrıca müzikler canlı çalınıp söyleniyor, playback yok. Bu arada Basbakanimiz, 14 Şubatta eşiyle birlikte bu oyunu izlemiş. Kavuşamayan sevgililerin hikayesi, günün anlamına pek uymasa da sevgili, sevgilidir, değil mi??
Kısaca ;öznesi insan, fiili aşk olan bu dünyada yaşamak ne güzel şey.
Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli,Okunacaklar, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder